YERVANT AMCANIN KAHVESİ
Rumelihisarı vapur
iskelesi karşısında, yoldan yüksekte beton sahanlık üzerinde, geriye çekilmiş
tek katlı, ahşap, üçgen çatılı, matlaşmış ve çatlamış çağla yeşili boyasıyla mütevazı
bir semt kahvesiydi. Kahve önündeki sahanlığı yüksek çınarların birbirine
geçmiş dalları, yaprakları gölgelerdi. Sandalye ve masalar yassı demirden, katlanabilir,
yeşil boyalıydı. Kullanılmayan masa sandalyeler, katlanır sahanlığın sol
tarafına üst üste dağ gibi istiflenirdi. Kahvenin içi loş, tavanı yüksek,
dışarıdan bakıldığında pek kimse görünmezdi. Birini arıyorsanız içeriye girmeniz
gerekirdi.
Yervant amca, orta boylu,
beyaz saçlı, hürmetkar, hoşsohbet, yaşını almış tonton bir kahveciydi. Herkes tarafından sevilen bir kişiydi.
Kahve, buluşma ve haber
alma noktasıydı. Çarşıda birini arıyorsan, Yervant amcaya ya da kahvede oturan
tanıdıklara sorduğunda aradığınız kişinin kiminle birlikte olduğunu, nereye
gittiğini öğrenebilirdiniz.
Özellikle hafta sonu ve
bayramlarda herkes temiz pak giyinir iskele meydanına iner, eş dost birbiriyle
görüşürdü. Kahvede çay, kahve eşliğinde
gazete mütalaa edilir, spordan, siyasetten, havadan, balık ve balıkçılıktan,
teknelerden bahsedilirdi. Kahvede oturanlar ya da yoldan geçenler birbirlerine
laf atar, atılan laf yeni sohbetlere aracılık ederdi. Ayaküstü başlayan sohbet
koyulaşınca dayanılamaz bir sandalye çekilerek masaya dâhil olunurdu. Hararetli konuşmalar daha çok futbol konusunda
yaşanır, Rumelihisarı’nda olup biten her şeyden haberdar olunurdu.
Takvor Teodorosyan Mart/2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder