8 Mart 2022 Salı

BALIKÇIDAKİ KADIN

 Günlerden pazar, etraf kalabalık olmadan, sabahki alış verişimi tamamlamak niyetindeyim. Balık tutkunu ben çarşıya inince balıkçıya uğramadan yapamazdım. Sağ olsunlar, balıkçı çalışanlarıyla iyi bir diyaloğumuz var. Candan bir selamlama ile başladık sohbete, kimi kahve, kimi çay ikram etmekte ısrar etti. Ev halkının kahvaltıya beklediğini bahane ederek usulünce geri çevirdim tekliflerini. Balıklara göz atarken bir gözüm de tezgahtar Y'deydi, göz kaş işaretiyle belli eder benim tercih edeceğim balığı. Bir başka tezgahtar dilimlenmiş kılıç balığını göstererek atıldı söze.

-Abi Marmara'dan çıktı çok güzel

-Ne kadar? etikete baktım fiyatı 300TL/Kg, rengi içime sinmedi, Ayrıca, bir öğün için pahalı buldum doğrusu.

Tekir küçük ama güzel, biraz tekir bir de levrek almakta karar kıldım. Balık ayıklama sırasında bekliyorum. 


Balık ayıklayanlardan bay X 'in pek keyfi yok gibi. Oysa çok eskiden, kızımın bebekliğinden bu yana tanırım kendisini, hal hatır sorar, balıktan söz eder, eskilerden dem vurur her daim. Usulca yanaştım. 

-Hayırdır, keyifsiz görünüyorsun

-Ne olsun Takvor abi, yorgunluk, yoğun ve yorucu bir işimiz var. Şartlar da malum.

-Haklısın kolay değil, sabahtan akşama kadar ayakta balık ayıklamak, deyip geçiştiriyorum.

Belli ki sorun sadece yorucu olması değil, çok da deşmek istemedim yarasını. Kenara çekilip, beklemeye devam ediyorum. Balıkçı, pazar sabahı için oldukça kalabalık.


Yaşlıca bir kadın girdi içeriye üzerinde bir palto, saçının dağınıklığına bakılırsa evden çıkarken hazırlanmaya çok fırsatı olmamış gibi. Kendine ve kesesine uygun bir seçim yapmak için  tezgahtaki balıkları gözden geçirdi, tek tek sordu.  Seçmeye gösterdiği özene bakılırsa gelen misafirler özel, değer verdiği birileri. Sonunda  mezgitlerin en büyüğünü almaya karar verdi. Yetişmez yada yanına bir başka çeşni olmasını düşünmüş olmalı ki tezgahta satışa sunulmuş (ayıklanan balıklardan çıkmış) balık yumurtalarını ve çorbalık balıkları sordu.

-Balıkçı; beni takip et abla: diyerek lipsozların yanına götürdü kadını.

-Kadın; Ben eskiden buna benzer iskorpitten yapardım, diye karşılık verdi. Belli ki işi, üslubu bilendi.


Aldığı balığın ayıklanmasını beklemek üzere yanımda duruyor. Çalan cep telefonunu açtı, bir süre dinledikten sonra suratı düştü  donuklaştı, ses tonu değişti. Kinayeli ve vurgulu bir tarzla

-Gelmeyecek misiniz yani?

-Neredesin?

-Balıkçıdayım

-Alma istersen

-Aldım artık, ayıklıyorlar

-Nasıl geldin?

-Bıraktılar beni

Bir an sessizlik, ne diyeceğine karar vermeye çalışıyordu ki, yine bir ümitle ve vurguyla

-O halde yarın gelirsiniz. 

Cevapta duraklama, bu teklif de bir an yanıtsız kaldı.

-Kırılmış, titrek, kinayeli bir sesle maçı evde mi seyredeceksiniz?

Karşıdan gelen cevaplar gecikmeli ve kararsız olunca durumu kabullenmek kalmamıştı kadına. Telefon kapandı.


Bir süre sonra tekrar telefon çaldı. Bir ümitle açtı. Sesi sertleşti, ciddileşti belli ki eşi arıyordu.

-Geliyorum

-Eve gelince anlatırım.

Söylenecek sözü vardı. Ama bunları anlatmanın yeri balıkçı değildi.


Şahit olduğum duruma çok üzüldüm. Bir an içim burkuldu. Oysaki kadın, sabahın erken saatinde birilerine rica edip apar topar balıkçıya gelmiş, özenle alabileceği en güzel balığı seçmiş, hazırlayacağı yemeklerle kıymetlilerini ağırlamayı umut etmişti.


Tercih etmek zorunda kaldığında vazgeçilen olmak, duygusu düşündürdü beni. Evlatlarının huzuru ve mutluluğu uğruna duygularını içlerine gömen, karşılaştıkları ilk gün hiçbir şey olmamış gibi sevgiyle kucak açabilen ebeveynlerin yüceliğiydi bu.


Takvor Teodorosyan


20.02.2022