22 Şubat 2023 Çarşamba

ÇOCUKLA YAŞLININ SOHBETİ (Bitmemiş sohbet)

Yaş  aldıkça vücudun azalan direncini fırsat bilen aç kurtlar peşimi bırakmıyor, Hastalık ve zaman silahlarını kuşanmışlar var güçleriyle saldırıyorlar ardı ardına, ta ki gücüm kesilip, takatsiz kalana dek. Yıpranmış bedenim, ruhum bu saldırılara direnç gösterse de nafile. Umudum  tükendi, ayağa kalkacak gücüm kalmamıştı. Derdimi anlatmaya çalışıyorum etrafımdakilere anlamıyorlar beni. Yoksa yardım etmek istemiyorlar mı?  

Tam o sırada bir ses; sen konuştuğunu sanıyorsun ama ağzından çıkanlar anlaşılmaz sözler, sesler. Dediğini duyar gibi oldum. Çaresiz, bitkin yığılıp kaldığım yerde uyuya kalmışım.

Çocukluğumu gördüm. Henüz konuşamıyorum kendinde uzatırsın elini bir başka ele. Birden çocukluğun aklına gelir. O zaman da muhtaç değilmiydim?  bir başka ele. O halde değişen ne? Niçin utanıyor, sıkılıyorum. O sırada iç sesim söz aldı.

Bebektin, konuşmayı bilmez seslerle, mimiklerle, hareketlerle anlatmaya çalışırdınn derdini. Daha olmadı basarardın yaygarayı. şimdi sen konuştuğunu sansan da ağzından çıkanlar anlaşılmaz sözcükler, sesler. 


Takvor Teodorosyan

23.02.20223



DANS EDEN KIZ

 Fotoğrafı gördüğümde içimde bireyler kıpırdadı. 

Başka bir görsele geçtim. Bir süre sonra tekrar dönüp ona baktım, Tekrar tekrar baktım. Alamadım kendimi bakmaktan. Bir nevi aşık olmaktı bu. İçimdeki çocuk elimden tuttu gel dedi. Sorgu sual etmeden düştüm peşine. Doğup büyüdüğüm Rumeli Hisarı Meydan mahallesindeki Arnavut kaldırımlı sokağa geldik. Burada ne işimiz var demeye kalmadı. Bir ahşap evin kenarına gizlendik. Bu doğduğum ev değil mi? diye sordum. 
Sus, sakin ve sessiz ol, sadece seyret ki sihir bozulmasın dedi.

Sokakta oynayan bir kız çocuğuydu seyrettiğimiz.  Yanından hiç ayırmadığı yaşam arkadaşı ayıcığını usulca kaldırım kenarına oturttu. Devrilmeden durabilmesi için eliyle dengeledi. Karşısına geçti, zihninde çalan müzikle başladı dans etmeye. Can dostu ayıcığı ile paylaşıyordu içinde köpüren coşkuyu. Öyle bir coşkuydu ki bu ayakkabıları point, eteği tütü olmuştu adeta. Ruhu bir  kelebek kadar hafif, kuş gibi özgür, elleri  balerinin ki kadar zarif, estetik, Döndüğünde eteğinin açılarak dönüşünden haz duyuyor, daha hızlı, daha bir coşkuyla dönüyordu. Halkalar halinde uçuruyordu gök kubbeye neşesini, coşkusunu. Aydınlık, saf, özgür ruhun dansıydı bu. Mutluydum seyretmekten, ta ki içimdeki çocuk bana dönüp; ya sen? diyene dek. Ben de içimdeki yangını yazarak söndürüm.

Fotoğraf: Philippe le Tellier, Paris 1961

Takvor Teodorosyan
22.02.2023