30 Temmuz 2015 Perşembe

BEYAZ EV (Rumelihisarı)

Ahşap çıkmaları destekleyen yuvarlak figürlü taşıyıcıları, yılbaşında kapısına asılan süslemeleri ve o evde yaşanmışlıklarım olan Beyaz Ev. Robert Kolej'deki (Boğaziçi Üniversitesi) Amerikalı öğretmenlerin oturduğu bu evde babaannem hizmetli olarak çalışırdı. Birçok Amerikalının oturduğu evde olduğu gibi bu evde de davetler, partiler verilirdi. Mimarileri, bol ağaçlı ve çiçekli bahçeleri, içindeki yaşamlarıyla bir başka dünyaydı bu evler.

Davet olduğunda, babaannem önceden tembihler, okul çıkışı (Şair Nigar İlkokulu) ona uğrardım. Davet olduğu günlerden biriydi. Okul çıkışı, ev sahibi görür babaanneme kızar düşüncesiyle çekinerek zili çaldım. Heyecanımdan olsa gerek zilin sesini duyamamıştım. Biraz tereddüt ettim, sonra tekrar zile bastım. Sessizlik, bir süre sonra daha önce görmediğim bir bayan kapıyı açtı. Titrek bir sesle “Ben Surpik hanımın torunuyum” dedim. Bir şey söylemeden içeriye gitti. Babaannem beni usulca mutfağa aldı. Yüksekçe bir tabureye oturtarak sessizce beklememi söyledi. Sanki gizli bir şeyler yapıyor gibiydik. 


Mutfağa, seri ve aceleci tavırlarla hizmetçilerin biri giriyor biri çıkıyordu. Her giriş çıkışta ufak cümlelerle bana durumu anlatıyorlardı. Ev sahibinin geçen hafta arkadaşları ile avda vurdukları yaban ördekler için davet verildiğini, ördeklerin fırında ve şarapla pişirildiğini bu şekilde çok lezzetli olduğunu anlatmışlardı. Babaannem servis yaparken benim seveceğimi ya da her zaman yeme fırsatı bulamayacağımız yiyeceklerden elime tutuşturur ya da ağzıma tıkardı. İlk olarak bu evde ördek eti yemiştim.

Bir başka gün, yine ilkokuldan çıktım, Beyaz eve uğradım. Babaannem elimden tutarak gel dedi. Serin taşlıktan geçip büyükçe bir odaya girdik. İlk dikkatimi çeken yer döşemesi olmuştu. Ahşap döşeme üzeri siyaha yakın koyu ceviz renkte ve cilalıydı. Pencereden giren ışık cilalı yer döşemesini parlatıyordu. Evin dekorasyonu ve eşyalar bugüne kadar görmediğim stilde ve güzellikteydi. Şaşkınlığımı ve hayranlığımı Babaannemin “Madam, bu da benim torunum.” söylemi bozdu. Evin hanımı Amerikalı, uzun boylu, açık tenli, Mireille Mathieu gibi parlak saçlı, sade giyimli, zarif görünümlüydü. Bana gülümseyerek bebeği ile ilgilenmeye devam etti. Bebeğine olan ilgisini, sevgisini, sabırla onunla ilgilenmesi seyrediyordum. Onunla oynuyor her şeyi sakin ve yumuşak bir sesle ona anlatmaya çalışıyordu. Ben ilk çocuk olmama ve çok sevilmeme rağmen madamın yumuşak ve sevecen davranışları beni etkilemişti. Onlara olan hayranlığıma dalmış olmalıyım ki, madamın bana ne söylediğini ya da ne yaptığını hiç hatırlamıyorum. 

Haziran/2014