Otobüsün ön sağ tarafında ikişerli, karşılıklı oturma koltuklarından
gidiş yönüne bakan koltuklardan koridor tarafında oturmuş kitap okuyorum.
Yanımdaki -cam kenarında oturan- yolcu durakta indi. Güneş vurduğu için boşalan
yere geçmedim. Karşımızdaki iki koltukta da yolcular oturuyor.
Bir sonraki duraktan siyah pantolonlu, kırmızı üzerine iri
dal çiçek buluzlu, sapları siyah dantel desenli koyu güneş gözlüğü, sallantılı
küpeleri ile kırmızı yanaklı tombul bir bayan paldır küldür, çarparak dörtlü
koltuk grubu arasından yanımdaki boş koltuğa gökten düşercesine bıraktı
kendini. Bir an ne olduğumu şaşırdım. Bayanın gövdesi ile koltuk kolu arasında
sıkışıp kalmıştım. Sıkışıklıktan bir nebze kurtulabilmek için koltuk kolunu
yukarıya kaldırıp, sola doğru kaykıldım. Yerleşmesini beklerken, bayan söyle
hafifçe poposunu kaldırdı, geçiş bir kalça hareketi ile bir sağ bir sol yapıp
yerleşti koltuğa. Tam şükür yerleşti derken, çok önemli bir şey arıyormuş gibi
başladı çantasını karıştırmaya. Bir yandan eline dolanan cep telefonunun kulaklık
kordonundan kurulmaya çalışıyor bir yandan da harmanlıyor çantayı. Bu arada
dirsek darbelerinden nasibimi alıyorum tabi ki. Neyse, aradığı pet su şişesiymiş,
buldu. Suyunu içti. Çantasını toparladı, kucağına yerleştirdi, derin bir nefes
alıp yaslandı koltuğa. Hiçbir şey olmamış gibi sakince kulaklığını taktı. Artık
hareket durmuştu. Ben de ineceğim durağa gelmiştim.
Takvor Teodorosyan
06.07.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder