18 Kasım 2015 Çarşamba

KALEM KUTUSU


Eğitimcilerimizi dinlemek üzere bir masa etrafında oturmuşuz. Çeşitli şekil ve markalarda birçok tükenmez kalemi kucaklayan kalemlikten yazan kalemi duyularımla seçmeyi deneyeceğim. Eğer başarabilir ve duyularımla seçtiğimi hissedebilirsem hoş bir duygu yaşayacağım. Bunu daha sonraları geliştirmeyi arzulayabileceğim bir deneyim olacak.

Gözlerimi kapatıp elimi kalemlik üzerinde dairesel olarak gezdirip kalemlerden birini seçtim. Seçtiğim kalemin yazdığını denemek üzere not kağıdına gelişigüzel bir şeyler karaladım. Kalem, kağıt üzerine iz bırakmış ama yazmamıştı. Sanırım yeterince odaklanamadım ya da sabırsız davrandım. Seçtiğim kalemi kalemliğe koysam, aynısını tekrar seçme olasılığı olacak ve aynı kalemi seçmemek için zihnim devreye girecek, duyularımın seviyesini azalacaktı. Yazmayan kalemi masanın üzerine bıraktım. Tekrar yazan kalemi bulmak için elimi kalem kutusunun üzerinde gezdirdim. İkinci denemem de başarısızdı.

Kalemlikteki diğer kalemleri duyularımı kullanmadan tek tek denedim. Yazana rastlayamadım. Yedekte duran yeni tükenmez kalem kutusundan aldığım kalem çözüm oldu.

Bu gerçek bir duyu çalışması değil, Mürvete’te kalem seçmekte hoşluk yapan Ece’nin yaratıcılığı ve hoşluğuydu. Bu hoşluk yaşamdaki davranışlarımızla çok benzeşiyor. Bezen bilincimizle bazen de duyularımızla yaptığımız seçimler yaşantımızı belirliyor, yaşam biçimimiz oluyor. Seçimimizin bize uygunluğunu da denemeden bilemiyoruz. Başka örneklere bakarak uyacağını düşündüğümüz modellerde dahi bize uymayan durumlar olabiliyor. Her birimiz kalem kutusundaki farklı kalemler gibiyiz. İçimizdeki mürekkebi gerekli kıvama getirene ve eyleme hazır olana dek kiminiz yazabiliyor, kimimiz yazmayabiliyor.


Takvor Teodorosyan      Kasım/2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder