Beşiktaş Deniz Müzesi otobüs durağında 27E Şirintepe otobüsünü bekliyorum. Zayıflıktan yada hayatın zorluklarından yüzündeki çizgiler derinleşmiş, buruşmuş, şakakları çökmüş, esmer, kömür siyahı fırça saçlı adamın koluna yapışmış bir çocuk. Biri büyük diğeri küçük mor valizleri idare etmeye çalışarak durağa geldiler. Adam bira yorgun birazda bezgin görünüyor. Çocuk desen yerinde duramıyor. Çocuk oniki o üç yaşlarında, açık tenli, suratında temiz bir ifade var, iki numara düzgün saç tıraşlı, balık etinde. Heyecanlı bir o kadar da mutlu görünüyor. Belkide ilk kez geldiği ve gördüğü yeri algılama heyecanı içinde, sağa sola koşturuyor, zıplıyor, gözleri fıldır fıldır etrafı tarıyor. Adam bir ara arka arkaya gelen otobüslerin numaralarına bakmak için bulunduğu yerden uzaklaşınca çocukta arkasından koşturdu. Adam valizleri işaret ederek çocuğu geri çevirdi.
Bekledikleri otobüse bindiler bende aynı otobüsteyim. Tesadüf ya onların arka sırasına oturdum. Çocuk adamın oğlumu diye düşünürken enselerindeki et benini fark ettim. Aşağı yukarı aynı yere den gelmişti. Belli ki bir kan bağı vardı. Bir ara cocuğun coşkulu tavırları adamın bezginliğini, yorgunluğunu unuturmuş, duygularını yeşertmişti. Gülümseyerek, sevgiyle yaklaştı başını okşadı.
Takvor Teodorosyan
15.08.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder