
Düşledim hayatı, dedim hayat halat gibi düz olsaydı nasıl
olurdu?
Zangoç seslendi; Halatta düğüm olmasa halat elimden kayar
giderdi. hakim olamazdım ona.
Varsın kaysın ne olur?
Zangoç; Olmaz, ritmi tutturamam o zaman da paparayı yerim. Çanın
her vuruşunun bir anlamı var. Ayinin başladığını, bayramı, vaftizi, düğünü, ölümü
bazen de yerel saati duyurmanın ritmi ve vuruşu farklıdır.
Aynı kalp gibi desene dedim. Sevinince coşar, hüzünlenince
ritmin düşer, ağırlaşır.
Zangoç doğruladı beni, söze devam etti. Halat elimden
kaydığında duyurmak istediğim duyguyu, ritmi veremem çana. Çanı görmesem de tuttuğum
halatın ucundan hissederim çanla ona vuracak olan tokmağı, sıkıca kavrarım
halatı çekerim gökten yere, salarım soluğumu, halatın boşluğunu ilk vuruş yavan
olur sonrakiler güçlü. Neden dersen ilkinde çanla tokmak uyuşur, sonrasında da
benim halatı çekme amacım titreşir çanda, tokmakta, ulaşır duyacak kulaklara, yaratır
yüreklerde çağrının duygusunu. Boğumlar halatın her çekilişinde git gide sıkılaşmış, kayganlaşmış farkında olmadan. Zamanla sıradanlaşıyor başlangıca dönmek istercesine. Hükmediyor zaman halatın işlevine, ömrüne.
Mayıs/2017
Takvor Teodorosyan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder