15 Kasım 2021 Pazartesi

MİHRABAT KORUSU

Uzun zamandır gitmediğimiz ama geçmişte anılarımız olan Boğaziçi'nin muhteşem noktalarından biri olan Mihrabat Korusu’nda gezinmek ve nefes almak istedik. Eskiden olduğu gibi doğru koruya yönlendik. Geçişimizi durduran genç, giriş ücretli gişeye ücret ödemeniz gerekiyor deyince şaşırdık. Gişeye gelince sordum;

-Ücret ne kadar 8TL. kişi başı

-Eskiden ücretsizdi, neden ücretli oldu?

-Bir buçuk yıldır, bu şekilde.

- Eh.. Oraya kadar gelmişiz ücretli girişimizi yaptık.

1Km gezi parkurunu tamamladıktan sonra bir kahve içmek istedik. Eski restoran ve kafeterya alanı özel davetler için ayrılmış ve kapatılmıştı. Herhangi bir etkinlik te yoktu. Yeni yapılan tesisten içeri girdik. Yine bir görevli karşıladı bizi;

-Kahvaltıya mı geldiniz.

-Hayır, bir Türk Kahvesi içmek istiyoruz.

-Burada kahvaltı ya da restoran hizmeti veriliyor.

-Kahve, çay içilecek bir yer yok mu?

-Maalesef

İkinci şoku yaşamıştım. Özgürce dolaştığımız, baharlarında çiçekler toplayıp odamızda bir nefes Kanlıcayı hissettiğimiz, çocuklarla haşır neşir olduğumuz, doğal ortamda ve Boğaziçi’nin görüntüsünde ruhumuzu dinlendirdiğimiz alan kahve, çay parasına razı olmayan işletmecilerin yararına, elimizden alınmış. İçim acıdı, kabullenmekte zorlandım doğrusu.  

Takvor Teodorosyan
15.11.2021

5 Kasım 2021 Cuma

GÜNEŞİN VE AYIN GELENEĞİ NE DEMEK

 

SORU

Brida-Paul Ceelho; Güneş'in geleneği, Ay'ın geleneği kavramları var. Anladığımız kadarıyla Güneş bizim çevremizde olanların gizini, Ayın geleneğinde de zamanın ve zaman içinde hapsolmuş anıların gizlerini veriyor şeklinde ama çok ta kavrayamadık ne demek olduğunu.

 

CEVAP

Güneş görünür olanın gizini veriyor, çıkıp geliyor, somut, elle tutulur, zamanın maddede var olması/çalışması.

Ay ise her yerde var olan, içsel bilincin yüzeye çıkmasını sağlayan, zamandan bağımsız, sonsuz olandır.

Tom Robbins'in "Parfümun Dansı"
"Üç yüz elli üç günlük ay yılını, üç yüz altmış beş günlük güneş yılıyla aynı hizaya getirebilmek için, on iki günlük geleneksel kış bayramını Avrupa'nın nice kavimleri gibi, Alobar'ın kabilesi de kutlardı. Bu bayramın asıl amacı, iki çeşit yılı denkleştirmekti. Ama Hıristiyanlar bunu dinsel bir bayram havasına dönüştürmüş, adını 'Noel' demişlerdi. Alobar'ın gördüğü kadarıyla bu Noel, yine eski bildiği kış bayramıydı. Yalnızca eskiden ay/güneş etkilerine yorumlanan o duygusallığı, papaz bu sefer İsa'nın doğum yıldönümü oluşuna yorumluyordu."

10.11.2015 Nico Nalan

 

AY YILI; Ayın dünya çevresinde on iki kez dolanmasıyla geçen süredir. (354 gün 8) kamerî yıl.

GÜNEŞ YILI; Dünyanın güneş etrafında bir tam dönüşünü esas alarak hesaplanan takvim yılına denir. (365 gün 6 saat) 

Güneş’in manyetik alanının gezegenlerin manyetik alanına etkisi gezegenin;

  • Manyetik alanının gücüne,
  • Kütlesel büyüklüğüne,
  • Oluşturan maddelerin cinsine,
  • Yoğunluğuna

göre değişim gösterir.

Güneş’e yakın gezegenler; Merkür, Venüs, Dünya, Mars. Kütleleri küçük, yoğunlukları büyük, manyetik alanları küçüktür, zayıftır. O yüzden kendi etrafındaki dönüş hızı zayıftır.
Güneşe uzak gezegenler;
 Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün. Kütleleri büyük, yoğunlukları küçük, manyetik alanları büyüktür ve güçlüdür. O yüzden kendi etraflarındaki dönüş hızları yüksektir.
Yoğunluklarının küçük olmasının sebebi, bileşimlerinin daha hafif maddelerden oluşmasıdır. kütlelerinin büyük olmasına rağmen Güneş’in çekim kuvvetine daha az ihtiyaç duyarlar.Güneş kendi etrafında döndükçe sistemdeki bütün gezegenlerde Güneş’in etrafında dönerler.
Manyetik Alanların Etkileşimi Kuramı:
 Gezegenlerin kendi etraflarında dönmesini sağlayan şey her bir gezegenin kendine ait manyetik alanıdır. Ancak bu manyetik alan kendi ekseni etrafında dönebilmesi için tek başına bir işe yaramaz. Dönüşün sağlanabilmesi için kendisinden daha güçlü bir manyetik alana ihtiyaç vardır. Bu manyetik alanda Güneş’in manyetik alanıdır.  Manyetik alanı olmayan veya üzerlerinde manyetik alan oluşumu sağlayabilecek maddeler içermeyen kütleler kendi etraflarında dönüş sağlayamazlar. Milyonlarca yıldan beri kendi ekseni etrafında dönmeye devam eden Dünyamız, Güneş’in manyetik alanı ve sahip olduğu kendi manyetik alanı sayesinde hız kaybetmeden bu dönüşü sürdürecektir.

Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/210468-dunya-neden-batidan-doguya-doner.html#ixzz3rAfCqWno

8 Ekim 2021 Cuma

Psikologlara Göre (Araştırma Sonuçları)

Eğer bir insan çok fazla gülüyorsa – hatta saçma sapan şeylere bile – o halde icten içe büyük yalnızlık çekiyordur..

Eğer bir insan çok fazla uyuyora; büyük ihtimalle üzgündür, hüzünlüdür...

Eğer bir insan az konuşuyorsa – konuştuğunda ise hızlı konuşuyorsa – sır saklayacak birisidir ona güvenebilirsiniz...

Eğer bir insan ağlamıyorsa, o halde çok zayıf bir kişiliği vardır...

Eğer bir insan anormal bir şekilde yemek yiyorsa, büyük ihtimalle çok gergin ve stresli haldedir...

Eğer birisi ufak şeyler için bile ağlıyorsa, ya çok yumuşak kalplidir ya da masum olmasına rağmen suçlanıyordur...

Eğer bir insan her şeye çok çabuk sinirleniyorsa, o halde sevgiye ihtiyacı vardır...



Kaynak: Sosyal medya paylaşımlarından

24 Temmuz 2021 Cumartesi

RUMELİHİSARI TARİHÇESİ

 Rumelihisarı. Adını, Fâtih Sultan Mehmed’in burada yaptırdığı ünlü hisardan alan bu semte daha önce Hermaion veya dalgalarının köpek havlamasını andıran gürültüsünden dolayı “kızıl köpek” anlamında Pyrhias Kyon denirdi. Ünlü Pers Kralı Dârâ’nın İskitler’e karşı savaşa giderken ordusunu geçirmek için burada sallarla bir köprü kurdurduğu rivayet edilmektedir.

Boğaz’ın en dar yerinde Anadoluhisarı’nın karşısında yapılan Rumelihisarı, Bebek ve Baltalimanı koyları arasında genişçe bir çıkıntı (burun) üzerindedir. Hisarın varlığı sayesinde kısa sürede gelişen bu köy, iskeledeki mescidin bânisinin adıyla anılan Hacı Kemâleddin mahallesini, Ali Dede Mescidi’nin bânisi Ali Torlak mahallesini, Kaleiçi ve Meydan mahallelerini ihtiva ediyordu. Evliya Çelebi’ye göre Rumelihisarı, hisar dışındaki mahallelerden bağ ve bahçesiz, kayalar üzerinde 1000’den fazla evden ibaret bir semt idi. Buradaki muvakkithâne III. Mustafa’nın kızı Beyhan Sultan tarafından yaptırılmıştır. Cuma ve bayram günleri hisara bayrak çekilir ve padişah Boğaz’a çıktığında buradaki toplarla selâm atışı yapılırdı.

Rumelihisarı’nda her devirde saray ve devlet büyüklerinin bağ ve yalıları vardı. XVII. yüzyılda yaptırılan Vâlide Turhan Sultan’ın köşkü, XVIII. yüzyılda inşa ettirilen Matbah Emini Halil Efendi’nin bağı, Şeyhülislâm Mekkî Mehmed ve Sıdkızâde Ahmed Reşid efendilerin yalıları bunların belli başlılarıdır. Rumelihisarı’nın en yüksek noktasında Nâfi Baba Tekkesi adıyla anılan bir Bektaşî tekkesi vardı. Civardaki Kayalar Mezarlığı’nda Ahmed Vefik Paşa, aşağıda Rumelihisarı Mezarlığı’nda ise Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Rıfkı Melûl Meriç, İsmail Hikmet Ertaylan, Münir Nurettin Selçuk, Nihad Sâmi Banarlı ve Orhan Veli Kanık gibi birçok ünlü kişi gömülüdür.

Kayalar sırtında bulunan Tevfik Fikret’in Âşiyan adlı köşkü 1939’da müzeye çevrilmiştir.

KAYNAK: https://islamansiklopedisi.org.tr/

RUMELİHİSARI SURP SANTUHT ERMENİ KİLİSESİ

Ermeni Apostolik Kilisesi’nde Ermeni halkı için önemli olan, Apostolik kilise kurucusu Aziz Tateos ve Ermenilerin Hristiyanlık yolunda ilk kadın şehidi olan Azize Santuht anıldı. Kilise, ismini artık var olmayan bir tekkeden alan, Durmuş Dede sokakta yer alıyor. Boğaz’ın dar ve dik yokuşlarından yürüyerek ulaşılan kilisenin manzarası da müthiş. Kilisenin hikayesini de aşağıda okuyabilirsiniz.


“Yazılı kayıtlara göre; Kilise tarihinin, 1750 yılına kadar dayandığını görüyoruz. Ancak bina tahtadan inşa edildiği için pek çok kez yangın geçirmiş ve defalarca da yıkım görmüştür.

Bu Kilise aynı zamanda görkemli bir tarihe sahiptir. Kilisenin hikayesi; başlangıçta atılan o ilk temelde çalışan işçinin, Ermeni amelenin hikayesinde şekil alır.

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u almaya giriştiğinde Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı’nı yaptırmak ister (1452). Çabuk tamamlanması için de sık sık ziyarette bulunur. Ve bu konuda çalışanları teşvik etmek için bahşişler dağıtır.

Bu ziyaretleri esnasında orada güçlü bir amele ile karşılaşır. Bu amelenin birkaç kişinin taşıyabileceği yükü soluk almadan tek başına taşıyabildiğine tanık olur. Yanına çağırarak kendisini çok beğendiğini, her geldiğinde kendisini en iyi çalışan olarak gördüğünü, ödüllendirmek istediğini söyler. Ve ‘’dile benden ne dilersen’’ der. Böyle bir durumda kişinin başına devlet kuşu konar. Oysa Sultanın Ermeni olduğunu öğrendiği bu amele, boynunu eğerek ‘’hiçbir şeye ihtiyacım yok ama yatacak yerim yok’’ der.

Sultan bunun üzerine ‘’Ne demek yatacak yerim yok. Geceleri açık havada mı yatıyorsun?’’diye sorar. Onun yanıtı da şöyledir: ‘’Burada biz birçok Ermeni olarak çalışıyoruz işimiz ağır. Gömülecek bir yerimiz yok, mezarlık isteriz’’ der.

Sultan bu basit amelenin kendisi için değil de halkı için bir şey istiyor olmasına çok şaşırır. Bu kayayı sırtla dolaş ve o alan senin halkın için mezarlık olarak verilecektir. Amele 10 dönümlük bir alanı dolaşır. O bölge işaretlenir ve Ermenilere verilir. Amelenin sırtladığı kaya da mezarlıkta özel bir yere dikilir. 1921 yılından sonra taşı gören olmamıştır.”


Kaynak: Pariluys Hermine Çömlekçier Mısır paylaşımı;

İstanbul Ermeni Patriği Sahak Maşalyan’ın 2019 ayin konuşmasından alıntıdır:



Surp Santukht Kilisesi 18. yüzyıl sonlarında inşa edilmiştir. Ahşap kilise zamanla harabeye dönüştüğünden 1816’da yenilenmiştir. Kilise aynı sene yıkılır ve mütevellisi Canig Amira sürgün edilir ve dönemin yöneticileri kürek cezasına mahkum edilirler. Daha sonra Canig Amira’nın vasiyetiyle 1856’da yeniden inşa edilen Kilise 1972’de kül oldu. Patrik Şınorhk’un çabasıyla geçici bir onarım görerek ibadete devam edildi. 1978’de ise son yapımı gerçekleştirilerek Patrik Şınorhk tarafından yeniden ibadete açıldı.

Hayırseverlerin desteğiyle 2003’te bir onarım gören kilise Başepiskopos Aram Ateşyan tarafından kutsanarak yeniden ibadete açılır. Son onarımı ise 2012 yılında gerçekleştirilerek Episkopos Sahak Maşalıyan tarafından kutsanıp ibadete açılır.

Kaynak: Türkiye Ermenileri Patrikliği sitesi paylaşımı

http://www.turkiyeermenileripatrikligi.org/site/surp-santuht-ermeni-kilisesi-2-bolge-bogazin-avrupa-yakasi/ 


Surp Santukht Kilisesi 18. yüzyıl sonlarında inşa edilmiştir. Ahşap kilise zamanla harabeye dönüştüğünden 1816’da yenilenmiştir. Kilise aynı sene yıkılır ve mütevellisi Canig Amira sürgün edilir ve dönemin yöneticileri kürek cezasına mahkum edilirler. Daha sonra Canig Amira’nın vasiyetiyle 1856’da yeniden inşa edilen Kilise 1972’de kül oldu. Patrik Şınorhk’un çabasıyla geçici bir onarım görerek ibadete devam edildi. 1978’de ise son yapımı gerçekleştirilerek Patrik Şınorhk tarafından yeniden ibadete açıldı.

Hayırseverlerin desteğiyle 2003’te bir onarım gören kilise Başepiskopos Aram Ateşyan tarafından kutsanarak yeniden ibadete açılır. Son onarımı ise 2012 yılında gerçekleştirilerek Episkopos Sahak Maşalıyan tarafından kutsanıp ibadete açılır.

Kaynak: www.cemaatvakiflaritemsilcisi.com


18 Temmuz 2021 Pazar

Surp Santuh Kilisesi Madağ Günü

Bugün Surp Santuht kilisesi gününe gitmekle gitmemek arasındaydım. Zihnim gitme bayram üstü, covit korkusu var kimse gelmez, üstelik de kavurucu sıcak var demez mi. Ruhum, birkaç arkadaşını görsen mutlu olmayacak mısın? Her bir köşesinde anıların yok mu? Gitmezsen içinde uhte kalmayacak mı? Sonunda ruhum galip geldi, gittim.

Sokaklar, kapı eşikleri boş terkedilmişcesine. Kilise bahçesinde ayin sonrası Halimpaşaya çıkcakların piknik sepetleri, çantaları duvar kenarına dizilmemiş. Bir gün önce kaynayan kazanların yerinde yeller esiyor. Etrafta oynayan çocuklara, özenle giyinmiş göbekli kelli felli yönetim üyelerine, şık giyinmiş kızlara, delikanlılara, şapkalı alımlı hanımlara, samimi içten konuşmalara rastlayamadım. Eksikleri tamamlayaya çalışan koşuşturanlar da azınlıktaydı.

Anılarımı bir kenara, bugün yaşadıklarımı bir kenara koydum. Baktım her ikisine,  dünü yaşayamadım, hissedemedim. Bugünde sadece var olabilmiştim. 

Dekoru değişsede muhteşem manzarası, Bopaziçinin serin ve diri havasını içine çekmek, zihindeki anıları orjinal dekoru yeniden tekrar izleyebilmiştim.

Kadınların hazırladıkları yiyeceklerin her biri birbirinden güzeldi. Ellerine ve emeklerine sağlık.

Takvor Teodorodyan
17.07.2021